Arşivler

Ali Ayşeyi Sevmiyor..

Bugünlerde Suriyeli Ümran’ın fotoğrafını hepiniz görmüşsünüzdür. Minicik bedeniyle, yüzündeki kan ile şaşkın ama anlamaz ifadeleriyle o cesur çocuk..

Aslında unutulacak yüzlere ek onunki de. Aylan gibi.. Hani şu sahilde minicik cesedini dünyanın merhametine sunulmuşcasına gözler önüne serilen.. Hangi sayfayı çevirirsek daha iyi okuyabiliriz bu acıyı? Ya da tahsilimiz yeter mi o çocuğun gözlerindekini okumaya?

O kadar zalim dünyada yaşıyoruz ki, suçu hep elalemden kahrolasıca amerikadan yahudilerden suudilerden biliyoruz. Neden kendimize suç yakıştıramıyoruz? Biz İSLAM dinine mensup değil miyiz? Biz insan değil miyiz? Rabbimiz mazluma yardım etmemizi mi yasakladı? Yahut hakkı hakikate kör kesilip, öyle cennete uçacağımızı mı vaad etti?

Yazıklar olsun hepimize.. Allah bize bunun hesabını soracak. Ve hazır cevabımız, “ben her suriyeli gördüğümde yardım ediyorum”. “ben her ay 5 tl gönderiyorum”. “ben yapıyorum..”


Bugün Ali Ayşe’yi sevmiyor.. Bugün Ali Cihada koşacaktı.. Bugün Ali Müslüman ve insan şuuruyla evini/hanesini Allaha emanet edip kutsal emrin bağrına koşacaktı. Şehid olursa zaten Allah’a ait.. Peki Ali bugün Ayşe’yi gerçekten seviyor mu? Hangi dünyaya gelecek bırakacak Ali? Çocuklarına korkmayı mı öğretecek?
Sevde gibi yazsın mı çocukları.. Ucuzca..

Ümranı öpüp sarılan biri yok muydu aramızda? O kadar mı medyakolik olduk! Saramadık masım yavruyu bağrımıza.. Yazıklar olsun bize..

Ali Ayşe’yi sevsin.. Ali Allah için sevsin.. Ali Allah için cihada gitsin.. Ayşe’ler cihada çocuk yetiştirsin. Ahir zamandayız daha neyi bekliyoruz..

Ali.. Ayşe..
Dünya daha güzel bir yer olmayacak.. Daha da kötüleşecek. . .

….

sevde yardımcı . .  utançla.. ümranım.. aylanım..

19/8/16

uyuyorum

Az bir zamana kadar ahmet kayadan nazlı yarim ve kara yazı dinlerken iyiydi sancılarımız. Adından dahi şiire küsecek olsak minik bebelerin ellerinden yuhalanarak ağladım geceye. Sırtımı verip yattığım geceyi düşman bilip nasıl suskumu kusmuşum.
Şimdilerde enstrümentalin içime sızışına karşı doğuştan tepkiliyim.
Ne zaman kazandı bedenim ve ruhum bu iddialı nefretleri? Vakit tam arifesinde mi yabancılaşmanın ve denizler mesafesi koymanın ve Hakk için susuyorum, uzağa mıydı kader. Öyle topraksız kalışım sana öyle havasızlık helal mi?
Hadi yine geçelim gecenin üzerinden. Nasılsa yarınlar unutlarla dolu!
Gülüp geçiyorum. Ciddi olamayışımı görüyorlar ne çok rüya görüyorlar.
İçimden kara bir duman çıkıyor sanki yiten parça parça ben gibi.
Sesim çınlıyor az berimde. Ahmet kaya ağlıyor kara yazı’ya ben gülerken. Küfrediyorum alacakaranlığın başından.
Yavaş yavaş ölüme kanat çırpıyor kelebek. Aşksallımlığımızın mertebesi artıyor bak bir sen bir ben eksilerek!
Sağlam duvarımız kahrolası israilliler tarafından ablukaya alınıyor. Olsun. İman varsa imkan da vardır. Biz filistinli bebek kadar yürekli değiliz son demde anladığım. Meleklerin ağladığı şehirden yazıyorum. Biraz Kudüs biraz yenişehir.
İnkar ederek geceye seni, yine uyuyorum uyuyorum uyuyorum.

S e v d e. Y a r d ı m c ı
00:25 . 19.01.16

sona sebep

Öyle kırgın rüzgara yüklenmiş kelimeler dahi. Fırtınaya yelken açmış bu yürek. Kaçıncı harbindeyiz aşksallımlığımızın?
Mertebe yükseliyor olası nefs terbiye derslerinden fakat içten içe kurtlar kemiriyor sızıları.
Suyu boğazımda bırakan sözlerin takılıyor beynimin sorgu köşesine.
İmla kurallarına dahi riayet eden bu kız şarampole atılıyor cinayet adıyla.
Neyi yok sayıyor geçmiş! İrinden bahsederken sonu gelmez şırıngalarla bedenimi emziriyor ilaçlar.
Daha bitkisel hayata göçmemişken masal okuyorum 8 yaşımdaki halimle. Acı kendini kanıtlıyor siluetini baş ucuma bırakarak. Ellerinin ayazı alnımdaki örtüye uzanırken titriyor musun?
Korkunun bel kırdığı hayal dünyasına kaç zarlık kaybedişin şerefine içtik hatırlamıyor musun!

Sona sebep..

S e v d e. Y a r d ı m c ı.

19:01 . 19.01.16

Ben bilmem.

Başım dönüyor, üstelik yolunmuş hayallerim kafamdan.. Ekstra isteyince krediden düşüyormuş hayat. Oysa bize söylemişlerdi; sizin azaplarınızda dahi lezzet var…

Midem bulanıyor. Ve tiksiniyorum noktalar krallığından. Yer bildiremiyorum sanırım biraz sıcak. Ya da rüzgar avuntusuz.

Yüreğimin harbine, yüreğini koyuyorum. İşte böyle başlıyor hikaye. Aslım daha kendine gelmemiş, ruh bedene dikilmeden veriliyor hediye..

Şartı-şurtu bırakın Allah aşkına..
Siparişimi aldım. Yanmayacak cigaralar adına, dünya dönüyor kelebek aşkına. Aşk demişsem bil ki orası yokluk. Öyle kadın erkek işi değil.. Başka yürek başka nazar başka sınırlar medeniyeti.

Velhasılı kelam, Allah her daim doğruyu söyledi.. Ve ayetleriyle rehber verdi. O halde nasılsın beyinciğim? Hücre çeperinden mi çıkamıyorsun yoksa İrade savaşında mı oyalanmaktasın..

Her bir cümle adamın asabını bozup hayal dünyasının keyfiyetine hediyemdir. Bulanıyor yine beynim ya da midem dönüyor düşüyor dünya ve kelebek. Aşka uçuyor âyet âyet. .

Sevde Yardımcı 25/7/15

Gün ışığı ek sızı

Büyük bir fitne doğurdum ve adını sen koydum..

 

İçime kırılmışken yarım ayna suretinde, hınzır güldü. Kabile oyunu ben öğrettim, şeytan adıyla sıvıştığında.. İnce telden bir saz sunuyorum. Sıradaki ağıt senin!.. Kopmuyor mu kıyamet, ısınmıyor ellerin değil mi?

Söylediklerimi tekrar et! “Ben mahremine yolcu aldım” de. Zihnim kurtulursa boşluktan, en sekiyle kadehi tokuşturacağım girizgahında asılı bırakıp kendimi.. Burası kelime dedikleri yerin manaya eriştiği yol değil. Benim yolum senin yolun değil…

Öksürme!

“Ben sevdayı bir kaşık suda avladım” de.. Yaş düşecek az kalsın özünden. Aman ha, incitme bu safı. Kaybolan bir nesle tutkuyla baktığım zamanı hatırlattı. Gülmedim. Ağlamadım da. Sıktığımın kurşunları. Girmedi kalbime girdiğin kadar. İlişmedi sözlüğümde dua nimetiyle sevildiğin kadar..

Artık çok geç..

Bir çığlık. Bin afet. Bu sukunet neye illet!

Kıpırdama sakın.. Oyunda benim, ziyankar da..

Sevda da benim esfele safiliyn de..

Şimdi anlıyor musun farkı?

Yücelerden yüce makamına yok girdim.. Allahı bir güne şahit ettim. Ben şehadet ettim…

İman ettim..

İnandım..

İmtihan oluyorum.

Şimdi fitneyi bitiriyorum..

Arşıma ait ne varsa güzelliğinin olsun..

Arzımın himayesi Rosanın..

 

Tekrar et.. Ben mahremine yolcu aldım. Ben sevdayı bir kaşık suda avladım..

 

Sevde YARDIMCI

Merhaba Rosa.

Kelimelerim eksik kalacak her zamanki gibi, uzun soluklu haykırış saflığında. Gecenin avuçlarına sunağımdır bu, derme-çatma hikayeye nasıl başlanır ki? Izdırap, sır, acı, mutluluk, niyet. Yazılıma dökülmüyor bir nefes durağım kadar kederim. Kusurumu hoş gör bir vakit yırtılmasaydı gülüşüm hala rüyalarıma ısmarladıklarımı yaşıyor olurdum. 

Sanırım’lar bitmek üzere, hoşça kal var elimde. Yakılmış bir türküyle.

Hoşça -solumda- kal rosa. . 

Sevde Yardımcı – kasım 6 / 12 –

Kan bayramı -10

Birinci sınıf güzeldir..

Birinci sınıf güzeldir..

İlklerin merakıyla depolanan ve sonrası için uzun bir öğrenci hayatı..

Birinci sınıf çocuğun ağzında süt dişleri olur. Bazısı şekerlerden çürükçe diğerleri küçüktür işte. Alfabeden başlamaz okul. Önce tatman gerekenler vardır okul bahçesinde. 

Okumak okul hayatı “öğrenci” sıfatı .

İlk duygu; yakınlarından biriyle okula gelmektir. Ve zil çaldığında seni sınıfa kadar yolcu ederken ana kuzularının ağlayışlarıyla sarsılır gözlerin. Ağlamamışsan sen de, sonradan ekleme bir gurur nişanesi olarak takılırsın bu anıya..

İlk dersin merhabasından önce, yanına oturacak sima düşündürür seni. Yabancı bakışmalarla susarsınız. Ne kalem dersiniz ne silgi. Ne defter.. Sadece süzgeç görevini üstlenirsiniz ta ki öğretmen ” birbirinizle tanışın ” emrini verinceye kadar.

Masumdur birinci sınıf.

İlklerin başlangıcıdır bana göre. 

Ve tüm sorunlarını birinci sınıftan başlar..

Kendi okulunuz kendi arkadaşınız kendi masanız ve çürük / küçük dişlerinizle “günaydın arkadaşlar” şarkısı..

Çekingendir ilk zamanlar.. Sonradan çıkar kuduruk takım 🙂

Varsa üç beş küfür bilen en iyi sözünün ardından bilinçsizce basar nârasına..

Anlamından bihaber olduğumuz durumlar bunlar.

Ha birde birinci sınıf sevgisi vardır.

Işıl ışıl gözlerin içinde ayrı çoook ayrı bir yerde bağımlılık hastalığına o zamanlarda tutulur insanlar.

İlk dedik ya.. Alfabeden öncesidir bunlar.

Ve sizin sorunlarınız alfabeden geçmiyorsa birinci sınıftan başlar..

Çocukluğunuzu unutmuşsunuzdur. Bırakmışsınızdır masumiyetinizi. İnancınızı. Başkalarına güven vermenizi. Anne ve babanıza asi olmayıp itaat edişinizi.. En güzel yanlarınızı bıraktınız işte.. Benim gibi..

İlkokul ilk sınıf ilkler.. Burasıdır işte..

Sevde Yardımcı / 25-08-12 / İ l k

Siluet & hayret & yokluk & SEN!

Öyle birşey anlatacağım sadece dinleyeceksin. Kısa. Benimle aynı kalp ölçüsünü taşıyor musun onu merak ediyorum. Hazırsan başlıyorum..

Siluet

Var olman üzerine yoklukla savaşımdır. Ansızın belirmen gibi mesela. Yolda yürürken saçları senin gibi dalgalanan biriyle aniden karşılaşmak mesela. Arkadaşlarla konuşurken siması sana benzeyenle-rle yolumun çakışması.

Siluet & hayret

Kısa bir nefes kesilimi, kalp teklemesi, anlık nefes alışverişi, odak noktası -sen-‘a bakmak. Beklemek. . .

Siluet & hayret & Yokluk

Ağrı, sinemin korla sarmaşıklığından öte ruhumu yakan binlerce iğne saldırısı. Hüzün, öfke, barış, bir muamma..

Siluet & hayret & yokluk & SEN!

İlâhi bir hikmet! Arz ve arş dengemin sarsılması! Ebediyete yakın bir sahne. İltifat dolu gülümseme. Fakir bir sevda ve. .

Sen..

Elleri yetim sevda nasibi olan. Sözü nar, bakışı nazar olan.. Siması hüzün içeriği mâh olan! Ey yetimlerin babası gönlüme ağyâr olan..!

Sen & yokluk..

Zindana kırık yürek misali, çek denizlerin ötesine sensizliğimi..

Sen & yokluk & hayret..

Bir ayrılıktan söz et. İzmarit kokmuş yarınlardan kalma bu sabret! Birgün bize de olur ha bayram ha ahiret..

Sen & yokluk & hayret & Siluet..

Hoşgeldin.. Benden öte bir sen.. Senden başka hiçlikten.. Bir’e hoşgeldin.. Telaffuzu zor anlaması yabancı, gönül dili O’nunla sahici. Sahiden, Hak’tan, Aşk’tan ne haldesin? Hoşgeldin.. Hoşluklar getirdin..

 sevde yardımcı

Hani gel diyorsun ya.. GELİRİM, SENİ GÖRÜRÜM SONRA.. ÇEKER GİDERİM..

Öyle büyük laflar yok benim heybemde, ne murat aldımsa tebessüm artakalanımdı. Düşümde eksik harfler çılgınlığı adınken imdat dilemem..

S akındığımsın.

Bilerek ve isteyerek yummuştuk ya gözlerimizi, devrilen kaç umuttu yitirilen gece sancılarımızda? Akıbet sonrasını ne bilelim sevda!

Uçurum yamacı efsanemiz.

Ihlamur kokuyor ellerin, gelecek habercisi biraz tedirgin. Kâfi bir tutam umut dahi, acısız yarınlar mutlak belki..

Burada sustum

Yetmiş bin melek taşıdı naşımızı, kimin elindeydi vuslat şarkısı? Aşk dediğinden öncesi buysa sormam gayrısı. İmtihandır tut dilimi şahit olsun sevda!

Okçuların hedefgâhıyız

Söylesene Cân, daha kaç bebeğimiz ölsün doğmadan sevda yetimi? Ar’sızdı dur! İlahi bir medet umduk, biz Allah’tan böylesine lâyıktık..

Lâ yıkılmaz

Hani gel diyorsun ya.. Gelirim, seni görürüm sonra, çeker giderim.. Çünkü Sevgili, yandığımsın bir daha cehennem eylemem seni..

Arzın gözlerinde sen

Göklere adandık biz unuttun mu? Kavuşursak biteriz biz’le büyüdük unuttun mu? Yetimlerimiz hala bir şehid.. Ve sen Şehid oğlu mücahid! Cennetim sur ışığında bekliyor. Yetmiş bin melek bize ağlıyor.

Çehremi unutma mahşer bizi tanıyor. . .

Ve birgün Can; birgün ıhlamurların çiçek açmasına gerek kalmadan sonsuzlukla yaşayacağız bizi..

Birgün’ü bekle.. Fatihin olmasa da, fethin zor olsa da..

Kırgınlar meylinden olsak da..

Bekle

.

 

SevCe 2012

-sevdeyardımcı-O’na