Dervişane


Dilenciydim.
Rahmet kapısında üşüdüğüm gecelerde ısıtan, parmaklarımın ucundaki yalvarış sızılarıydı. Yürek ateşlenmemişti. Ateşlenip de alev alev bitmemişti…

Kabul edilen acının ardından gelsindi artık hüzünler. Öyle ki mutluluk yamalı bir işlikti yusufun kanlı gömleğinde. Utansındı yağmurlar. Ağlattığı için gözlerimden kendilerini…

Ağıdına yer yoktu gök hanesinde isimsizliğin/m. İsmi olmayanın aşkı olurdu. Aşkın varsa başkaydın! Bambaşka…

Çilenin dudaklarından geçmediyse aşkın, ne önemi vardı ki yaşamanın. Yaşayıp da yandığını sanmanın… Biraz daha yanmak adına yaşadığını/mı var sayma! Yaşamak başkadır başka!…

Ölümün ciltlerce yazıldığı kitaplardan çıkarmalısın adını/mı. Adın/m, ölüme layık değil. Kanadın kırıksa eğer ve sen de cehennem gülüysen neyine gerek yanmak!… Yanıp da aşk olmak… Bil ki, cehennem gülleri cennette açmaz. Sen dirilişi de cehennemden bil. Kırptığın onca sözün hatırına aşkı da kirletme. Kendini kendinden edip de iblise oyuncak eyleme!

Artık ölüydü-m. Karmaşık mevsimlerin saçlarından tutup süzülürdü-m. “Yanlış ellerdesin!” İşte bir sin krizi! Yürek vicdan sızıyor. Gel de inleme! Gel de kalp ağrısı olma! Yaşamak senin neyine!… Aşamadıysan iblisin çengellerini, meleklere özenmek ne haddine!…

Artık kefenlenmeliydi-m, gömmeliydiler! Tövbelerin gözleri isyanda. Ruhsuz bedenimi gören bütün acılar firarda. Uyan Ey! Aşk var kapıda..! Garip bir dilencinin doğum rüyası/duası geliyordu-m. Ve en çaresiz olduğu anda “Hayy” olanın adıyla diriliyordu-m…

“Cehennem gülleri çiçek açmaz, diken doğurur!” diyorum, gözlerini açıyor ferahlık! “Hoş geldin aşka. Hoş geldin aşk olmaya.” Kahr oluyordu-m. “Biz aşk olamayız! İçimde öylesine bir sevda yok yaşanılası lazım!” “Sen bambaşka geldin! Allah’ın aşkını / hediyesini nasıl çevirirsin!” Gayri bir edep düştü alnına/ma. Utan Ey!… Düştü başım secdeye. Sözler O’na tapmanın, O’nda var olmanın ve yine O’nda yok olmanın bilincinde. “Ben aşkı terk etmeye geldim!” Eyvah! Bu nasıl bir aldanış. Bu nasıl bir edepsizlik! Nasıl bir utanmazlık! Yüzsüz! Utan!…

“Dokunmayın!” emri. “O aşka böyle geliyor derviş derviş. Yana yana, tükenerek.” Ve bütün isyan ateşleri bedenin/m/den çekiyor kendini. Ruhunu/mu yaratan aşk ekleyerek veriyor. “Yan aşka. Çünkü sen yanarak yok olacaksın! Kaybol aşkta. Çünkü sen Hayy isminde kaybolarak var olacaksın!”

Hayy dervişim Hayy!..

12:30 09-10-2008

*
SEVDE YARDIMCI

4 thoughts on “Dervişane

  1. İnternet Edepiyatcısı seniii 😛

    Edebi Lisanına nakış nakış işlediğini bilirim.

    sana latife etmek isteyenleri teraziye bile koymuyor bu içimdeki muzip çocuk :))

    eywAllah

  2. Bu yazı ne anlatıyor merak ettim doğrusu. Kelimeler yanyana dizilmiş peki anlam nerede? Yazarın fikri nerde, derdi nerede? Kardeşim edebiyat yaptığınızı mı sanıyorsunuz? Otureun oturduğunuz yerde!
    Sözde internet edebiyatçıları!!!

    • SELAMUN ALEYKUM

      HOŞGELDİNİZ DİYECEKTİM AMA VAZGEÇTİM.

      Eleştiri yapmak için iyi bir birikim olması lazım. Nasıl yazı yazmak içinse.. Sizin selamsız sabahsız SIRF BU YAZIYA yönelik eleştrinizi aktarmak için GELDİĞİNİZİ DÜŞÜNMÜYORUM. NORMAL BİR İNSAN gelir, selamını verir, EDEPLİCE açıklamasını yapar ve cevabını alır.

      Hakaret etmek benim işim değil ama HAK EDENE EN UÇSUZ KELİMELERİ DAHİ SAYABİLİRİM.

      Bu yaklaştığınız TARZ size göre bir eleştiri olarak gözükebilir, ama bunun etkili olacağını da düşünerek yaptıysanız YAZIK size..!

      Bir daha ki gelişinizde edebinizi, ve nasıl eleştiri yapacaksanız size yakışan dille yapmanızı öneriyorum. Aksi halde, bizim ve bu site sakinlerinin karakterine ters düşen ARTİST portrenizi görmek istemiyorum hem kendi adıma hem misafirlerim adına..

      SY

      VesseLam

Edeble gelen, lütufla gider.. | Ruhu nazarlı kıza bir şeyler bırak :)