بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ
وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ
أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ
فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ
وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ
أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Mücadele / 22
1. | lâ tecidu | : bulamazsın |
2. | kavmen | : kavmi |
3. | yu’minûne | : îmân ederler |
4. | bi allâhi | : Allah’a |
5. | ve el yevmi el âhiri | : ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya) |
6. | yuvâddûne | : muhabbet duyar, dostluk kurar |
7. | men | : kimse |
8. | hâdde | : haddi aştı, karşı geldi |
9. | allâhe | : Allah |
10. | ve resûle-hu | : ve onun resûlü |
11. | ve lev | : ve olsa, bile |
12. | kânû | : oldular |
13. | âbâe-hum | : onların babaları |
14. | ev | : veya |
15. | ebnâe-hum | : onların oğulları |
16. | ev | : veya |
17. | ihvâne-hum | : onların kardeşleri |
18. | ev | : veya |
19. | aşîrete-hum | : onların aşiretten |
20. | ulâike | : işte onlar |
21. | ketebe | : yazdı |
22. | fî kulûbi-him(u) | : onların kalplerinin içine |
23. | el îmâne | : îmân |
24. | ve eyyede-hum | : ve onları destekledi |
25. | bi rûhin | : ruh ile |
26. | min-hu | : ondan, kendinden |
27. | ve yudhilu-hum | : ve dahil eder, dahil edecek |
28. | cennâtin | : cennetler |
29. | tecrî | : akar |
30. | min tahti-hâ | : onun altından |
31. | el enhâru | : nehirler |
32. | hâlidîne | : kalacak olanlar |
33. | fî-hâ | : orada |
34. | radiye | : razı oldu |
35. | allâhu | : Allah |
36. | an-hum | : onlardan |
37. | ve radû | : ve razı oldular |
38. | an-hu | : ondan |
39. | ulâike | : işte onlar |
40. | hizbu allâhi | : Allah’ın taraftarları |
41. | e lâ | : değil mi |
42. | inne | : muhakkak, gerçekten |
43. | hizbe allâhi | : Allah’ın taraftarları |
44. | hum(u) el muflihûne | : onlar felâha erenler, kurtuluşa erenler |
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir.
Reklamlar